15 Eylül 2012 Cumartesi

MERDİVENLER

MERDİVENLER... Merdiven denilince sanatseverlerin aklına hemen Ahmet Haşim’in “Merdiven” şiiri gelir. Şair bu şiirinde hayatı bir merdivene benzeterek oradan ağır ağır çıkılacağını vurgular. Çünkü kimse yaşlanmak, acı sona ulaşmak istemez. Gökyüzünün kan rengine ve batan güneşe bakarak üzülür, ağlar. Şiirde güneşin batışı da dile getirilir, mevsim sonbahardır, doğa da insanlar gibi hüzünlüdür ve gizli bir dille bizlere bir şeyler anlatmaktadır... Yahya Kemal ise bir güzelin merdivenlerden nazlı bir edayla inişini anlatır “Mahurdan Gazel” şiirinde. Merdivenler bu dilberin ayağının öpüşüyle mest olmuştur... Şöhret de merdiven gibidir; bu merdivenin basamaklarından ağır ağır çıkılır, zirveye ulaşılır, hep orada kalınacak sanılır, buna hazır olmayanlar tepe üstü çakılır. Kaçak, sahte, taklit mallar merdiven altlarında hazırlanır. Merdiven altından geçmek uğursuz sayılır. Halk arasında, kadınların düğün derneğe, eğlenceye düşkünlüğü, “kadı kısmına gökte düğün var deseler oraya merdiven kurarlar” diye belirtilir... Adamın kaynanası evin üst katında ölmüş. Cenazesini merdivenlerden indirirlerken çürük bir basamağı fark edememiş taşıyıcılar ve paldır küldür yere düşmüş hepsi de. Meğerse kadın ölmemiş, baygınmış. Sarsıntıdan kendine gelmiş ve ayağa kalkmış. Aradan üç beş yıl geçmiş. Kadın gene üst katta ölüvermiş. Damat bey taşıyıcıları uyarmak gereğini duymuş, “Aman dikkat edin ha! Merdivenin bir basamağı çürük” diye bağırmış... Kimi sokaklar merdivenlidir. Günümüzde elektrikle çalışan yürüyen merdivenler var. Yangın merdiveni yangın söndürmekte kullanılır. Seyyar merdivenleri istediğimiz yere taşıyabiliriz. Minarelere, kulelere merdivenle çıkılır. Söylentiye göre, eski başbakanlardan Yıldırım Akbulut, eve geç gelince karısı niye geç kaldığını sormuş. Yıldırım bey üzüntüyle, “Sorma hanım” diye başını sallamış, “Yürüyen merdivenlerdeydim. Tam ortasında cereyanlar birden kesiliverdi. Cereyanların gelmesini beklemek zorunda kaldım...” İki yaşlı adam dertleşiyorlarmış. Birisi, “Sorma birader” diye üzüntüyle başını sallamış; “Birincide bir şey olmuyor, ikinci de biraz etkileniyorum. Üçüncüde hafif bir ağrı başlıyor, dördüncüde nefesim tıkanıyor” diye konuşmuş. Arkadaşı kızmış, “Sen de bu kadar ileri gitme, ikincide bırak. Genç değilsin ya.” Adamcağız, “Nasıl bırakayım be!” demiş. “Oturduğum daire beşinci katta.” “Sen merdivenlerden çıkışını mı anlatıyordun bana?” “Tabii ya. Sen ne sandın?” **** Merdivenli iki maniyle yazımı bitiriyorum. “Merdivenim kırkayak Kırkına vurdum dayak Yâr geliyor deseler Koşarım yalınayak” *** Kızın adı münevver Merdivenden iniver Annen evde değilse Bir öpücük veriver!” Erhan TIĞLI %%%%%%

Hiç yorum yok: