14 Ekim 2011 Cuma

İYİ UYKULAR(!)

Ahmet Bey, sabah saat 7.00'de

*Casio**masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı.

*Puffy** yorganını kaldırdı.

*Hugo Boss** pijamalarını çıkarıp

*Adidas** terliklerini giydi.

*WC** 'ye uğradıktan sonra banyoya geçti.

*Clear** şampuan ve

*Protex** sabunuyla duşunu aldı.

*Colgate** ile dişlerini fırçaladı.

*BRAUN** ile saçlarını kuruttu.

*Bill's** gömleğini ve

*Pierre Cardin** takımını giydi.

*Lipton** çayını içti.

*Sony** televizyonda medya özetlerini ve

*flash** haberleri izledi. *

*Citizen** kol saatine b aktı. Aile fertlerine

*'BYE'** deyip

*Hyundai** otomobiline bindi.

*Blaupunkt** radyosunu açarak,

*rock** müziği buld! u. Ağzına bir

*Polo** şeker attı. Şehrin göbeğindeki

*Mega Center** 'daki ofisine varınca,

*Toshiba** bilgisayarını çalıştırdı.

*Microsoft Excel'e** girdi.

*Ofisboy** 'dan

*Nescafe** 'sini istedi. Saat 10.00'a doğru açlığını

yatıştırmak için

*Grissini **yedi. Öglen

*Wimpy's Fast Food** kafeteryaya gitti. Ayaküstü,
*Coca Cola** ve **hamburgeri **mideye indirdi.

*Camel** sigarasını yakıp

*Star** gazetesini karıştırdı. Akşamüzeri iş çıkışı

*Image Bar'** a uğrayıp

*JB'** sini yudumladı, sonra köşedeki

*Shopping Center** 'a uğradı. Eşinin sipariş ettiği

*Ariel** deterjan,

*Ace** çamaşır suyu,

*Palmolive** şampuan,

*Gala** tuvalet kağıdı,

*Sprite **gazoz ve

*J! ohnson** kolonyayı alarak kasaya yanaştı.

*Bonus** kartıyla ödemeyi yaptı.
Hafta sonu eşi Münevver'le

*Galleria** 'ya giden Ahmet Bey,

*Showroom** 'ları dolaşıp

*Kinetix** ayakkabı, *

*Lee Cooper blue jean** satın aldı.

Akşam evde bir gazetenin verdiği

*TV Guide** 'a göz atan Ahmet Bey, kanallar arasında

*zapping** yaparak,

*First Class** ,

*Top Secret** ,

*Paparazzi** gibi programlar izledi. Aynı anda

*Outdoor** dergisini karıştırdı.

Uykusu gelen Ahmet Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken, kendini mutlu hissetti.
** 'Ne mutlu Türk'üm diyene!'** diye gerindi ve uyudu.



*Hâlâ da uyuyor. Ne zaman uyanacağı da belli değil.

9 Ekim 2011 Pazar

ASANSÖR...

Köylü oğlan ve babası büyük şehre ilk defa gelmişler. Alışveriş merkezinde zemin... kattaki iki gümüş... renkliparlak duvarın ağır ağır açılıp kapanması ilgilerini çekmiş. “Bu ne baba?” diye sormuş oğlan. Hayatında hiç asansör görmemiş baba
“Bilemiyorum oğul..” demiş.

Onlar bu ilginç şeyi nefeslerini tutup izlerken tekerlekli sandalyeli yaşlı bir kadın sağa sola kayan gümüş renkli duvarlara doğru gitmiş ve bir düğmeye basmış. Duvarlar açılmış, yaşlı kadın yoğun ışıklı küçük bir odaya girmiş, duvarlar kapanmış.

Oğlan ve babası kapının üzerindeki küçükten büyüğe doğru yanıp sönen ışıklı rakamları izlemişler. Son rakamdan sonra aynı sırayla bu sefer geriye doğru ışıklar teker teker yanmış. Sonunda duvar iki yana kayarak açılmış, dışarı 24 yaşlarında incecik muhteşem bir fıstık çıkmış.

“Oğlum” demiş adam kızdan gözlerini ayıramayarak,

“Koş..
Koş ananı getir!..