27 Aralık 2011 Salı
MİZAH HABER: VAHİT AKÇA'DAN "GDO"LU ÇİZGİLER...
MİZAH HABER: VAHİT AKÇA'DAN "GDO"LU ÇİZGİLER...: VAHİT AKÇA'DAN "GDO" LU ÇİZGİLER...
25 Aralık 2011 Pazar
imeceMİZAH: Anlayış Farkı...
imeceMİZAH: Anlayış Farkı...: Yazlık komşumuz Ahmet Yalçın, Almanya’da çalışmış bir kişidir. Söz trafikten, çevreyi kirletmekten açılınca çalıştığı yerde başından geçmiş ...
22 Aralık 2011 Perşembe
imeceMİZAH: Böylesini Gördünüz mü?
imeceMİZAH: Böylesini Gördünüz mü?: BÖYLESİNİ GÖRDÜNÜZ MÜ? Bir kadının “böylesi” adını verdiği bir köpeği vardı. Sahibi banyodayken köpek aralık bulduğu kapıdan dışarı kaçıver...
20 Aralık 2011 Salı
MİZAH ve ŞİİR: o.yavuz inal_şiiri** ÇOK İŞİM VAR ÇOKBugün hava ...
MİZAH ve ŞİİR: o.yavuz inal_şiiri**
ÇOK İŞİM VAR ÇOK
Bugün hava ...: o.yavuz inal_şiiri** ÇOK İŞİM VAR ÇOK Bugün hava güzel Günlerden Pazar. Annem, babam yanımda Cebimde harçlığım Kağıt helvalar, Uçan balo...
ÇOK İŞİM VAR ÇOK
Bugün hava ...: o.yavuz inal_şiiri** ÇOK İŞİM VAR ÇOK Bugün hava güzel Günlerden Pazar. Annem, babam yanımda Cebimde harçlığım Kağıt helvalar, Uçan balo...
19 Aralık 2011 Pazartesi
MİZAH ve ŞİİR: tan oral ... ÇİZinceLİKLE *yeni yıl kutlaması
MİZAH ve ŞİİR: tan oral ... ÇİZinceLİKLE *yeni yıl kutlaması: tan oral ... ÇİZinceLİKLE *yeni yıl kutlaması
MİZAH ve ŞİİR: sevdakâr çelik *ÇİZinceLİKLE / ruh ve beden sağlı...
MİZAH ve ŞİİR:
sevdakâr çelik *ÇİZinceLİKLE / ruh ve beden sağlı...: sevdakâr çelik *ÇİZinceLİKLE / ruh ve beden sağlığı için en etkili ilaç.-> MİZAH...*
sevdakâr çelik *ÇİZinceLİKLE / ruh ve beden sağlı...: sevdakâr çelik *ÇİZinceLİKLE / ruh ve beden sağlığı için en etkili ilaç.-> MİZAH...*
imeceMİZAH: ŞİİRLİ MANİLİ FIKRALARIM
imeceMİZAH: ŞİİRLİ MANİLİ FIKRALARIM: AYDINDAN KİM GELMİŞ? Dağ köylerinden birinde yaşayan Ali Er, Aydın’a çalışmaya gitmiş, bir yıldır evine gelememişti. Sonunda hasret bitti,...
imeceMİZAH: Dikkat, Boyalıdır...
imeceMİZAH: Dikkat, Boyalıdır...: DİKKAT! BOYALI... Tek tek basaraktan, inci dizerekten, bal ve şeker ezerekten yürüdü; gözümü, gönlümü ardı sıra sürüdü. “Gül sen, gülün ...
17 Aralık 2011 Cumartesi
MİZAH HABER: "MOLLAMI EVE YOLLAAAA!"Akturka Şeriat'ın kolların...
MİZAH HABER: "MOLLAMI EVE YOLLAAAA!"
Akturka Şeriat'ın kolların...: "MOLLAMI EVE YOLLAAAA!" Akturka Şeriat'ın kollarına kendini bırakan akla ziyanların ülkesinde her an yeni bir Akturka vaziyet yaşanmasa şaş...
Akturka Şeriat'ın kolların...: "MOLLAMI EVE YOLLAAAA!" Akturka Şeriat'ın kollarına kendini bırakan akla ziyanların ülkesinde her an yeni bir Akturka vaziyet yaşanmasa şaş...
16 Aralık 2011 Cuma
Güldüren Düşündüren Espriler
Ahhhhh Evlilikkk:)))
1- Bir adam gazeteye ilan vermiş: ''Eş
arıyorum''.Ertesi gün
yüzlerce mektup ...almış. Hepsi aynı şeyi
söylüyormuş.''Benimkini alabilirsin.''
2- Bir adam karısına arabasının kapısını tutuyorsa
Emin olabilirsiniz.''Ya arabası yenidir ya da
karısı!..
3- Bir genç babasına sorar; ''Baba evlenmek kaça
mal olur?'' Baba
cevap verir: ''Bilmiyorum oğlum, ben hálá ödüyorum.''
4- Evli erkeklerin psikolojisi arkadaşlarla lokantaya gitmeye benzer.
İstediğin yemeği sipariş edersin sonra yanındakinin istediği yemeği görüp
''Keşke onu isteseydim'' dersin
5- Evliliğin ilk yılında adam konuşur kadın dinler,
ikinci yılında kadın konuşur adam dinler, üçüncü yılında her ikisi de
konuşur, komşular dinler.
6- Bir kavgadan sonra kadın kocasına bağırır:
''Seninle evlendiğimde tam bir aptalmışım.''
Adam cevap verir:
''Evet çok aşıktım fark edemedim.
7- Bir adam evlenene kadar eksik sayılır, evlenince
tam bitmiş olur.
8- Bir davette bir hanım arkadaşına sorar;
Alyansını yanlış parmağına takmıyor musun?''
Diğer hanım cevap verir; ''Evet yanlış adamla
evliyim de ondan.''
.
1- Bir adam gazeteye ilan vermiş: ''Eş
arıyorum''.Ertesi gün
yüzlerce mektup ...almış. Hepsi aynı şeyi
söylüyormuş.''Benimkini alabilirsin.''
2- Bir adam karısına arabasının kapısını tutuyorsa
Emin olabilirsiniz.''Ya arabası yenidir ya da
karısı!..
3- Bir genç babasına sorar; ''Baba evlenmek kaça
mal olur?'' Baba
cevap verir: ''Bilmiyorum oğlum, ben hálá ödüyorum.''
4- Evli erkeklerin psikolojisi arkadaşlarla lokantaya gitmeye benzer.
İstediğin yemeği sipariş edersin sonra yanındakinin istediği yemeği görüp
''Keşke onu isteseydim'' dersin
5- Evliliğin ilk yılında adam konuşur kadın dinler,
ikinci yılında kadın konuşur adam dinler, üçüncü yılında her ikisi de
konuşur, komşular dinler.
6- Bir kavgadan sonra kadın kocasına bağırır:
''Seninle evlendiğimde tam bir aptalmışım.''
Adam cevap verir:
''Evet çok aşıktım fark edemedim.
7- Bir adam evlenene kadar eksik sayılır, evlenince
tam bitmiş olur.
8- Bir davette bir hanım arkadaşına sorar;
Alyansını yanlış parmağına takmıyor musun?''
Diğer hanım cevap verir; ''Evet yanlış adamla
evliyim de ondan.''
.
15 Aralık 2011 Perşembe
13 Aralık 2011 Salı
10 Aralık 2011 Cumartesi
6 Aralık 2011 Salı
3 Aralık 2011 Cumartesi
1 Aralık 2011 Perşembe
Cem Yılmaz esprileri
CEM YILMAZDAN TESPITLER:))))) :)))))
- 1.50 boyundaki kadınlardan oluşan "birelli takvimi" çıktı !!!
- 80 yaşındaki amca Rusya'ya vize kalktı diye seviniyor. Sanki vize kalkınca herşey kalkacak.
- 1. Murat hangi savaşta ölmüştür' sorusuna; 'katıldığı en son savaşta' diyen öğrenciye alkış.
- Makyaj; kadınların karıncalı olan görüntülerini Full HD yapma sanatıdır.
- En zor meslek bankacılık di mi? Gün boyu milyarları say dur, akşam olunca BİM'den ucuz yoğurt al eve git.
- Araştırmaya göre çoğu Türk kadının vücudu, "üst dar - alt geniş = armut" şeklindeymiş. Sevgilinizin neden "ayı" olduğunu şimdi anladınız mı…
- Elin oğlu gülü, tango yaparken ağzında tutuyor, biz kasap vitrinindeki koyunun kıçına takıyoruz. Siz de hala bizden romantizm bekliyorsunuz...
- Evinin güvenliğini alarm taktırarak değil, evden çıkarken koridorun ışığını açık bırakarak sağlayan insana "Türk" denir.
- İngilizce ögreniyorum:
sheep: koyun
don't sheep: koymayin
- 1.50 boyundaki kadınlardan oluşan "birelli takvimi" çıktı !!!
- 80 yaşındaki amca Rusya'ya vize kalktı diye seviniyor. Sanki vize kalkınca herşey kalkacak.
- 1. Murat hangi savaşta ölmüştür' sorusuna; 'katıldığı en son savaşta' diyen öğrenciye alkış.
- Makyaj; kadınların karıncalı olan görüntülerini Full HD yapma sanatıdır.
- En zor meslek bankacılık di mi? Gün boyu milyarları say dur, akşam olunca BİM'den ucuz yoğurt al eve git.
- Araştırmaya göre çoğu Türk kadının vücudu, "üst dar - alt geniş = armut" şeklindeymiş. Sevgilinizin neden "ayı" olduğunu şimdi anladınız mı…
- Elin oğlu gülü, tango yaparken ağzında tutuyor, biz kasap vitrinindeki koyunun kıçına takıyoruz. Siz de hala bizden romantizm bekliyorsunuz...
- Evinin güvenliğini alarm taktırarak değil, evden çıkarken koridorun ışığını açık bırakarak sağlayan insana "Türk" denir.
- İngilizce ögreniyorum:
sheep: koyun
don't sheep: koymayin
28 Kasım 2011 Pazartesi
26 Kasım 2011 Cumartesi
20 Kasım 2011 Pazar
MİZAH ve ŞİİR: sevdakâr çelik *ÇİZinceLİKLE / ruh ve beden sağlı...
MİZAH ve ŞİİR:
sevdakâr çelik *ÇİZinceLİKLE / ruh ve beden sağlı...: sevdakâr çelik *ÇİZinceLİKLE / ruh ve beden sağlığı için en etkili ilaç.-> MİZAH...*
sevdakâr çelik *ÇİZinceLİKLE / ruh ve beden sağlı...: sevdakâr çelik *ÇİZinceLİKLE / ruh ve beden sağlığı için en etkili ilaç.-> MİZAH...*
11 Kasım 2011 Cuma
8 Kasım 2011 Salı
14 Ekim 2011 Cuma
İYİ UYKULAR(!)
Ahmet Bey, sabah saat 7.00'de
*Casio**masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı.
*Puffy** yorganını kaldırdı.
*Hugo Boss** pijamalarını çıkarıp
*Adidas** terliklerini giydi.
*WC** 'ye uğradıktan sonra banyoya geçti.
*Clear** şampuan ve
*Protex** sabunuyla duşunu aldı.
*Colgate** ile dişlerini fırçaladı.
*BRAUN** ile saçlarını kuruttu.
*Bill's** gömleğini ve
*Pierre Cardin** takımını giydi.
*Lipton** çayını içti.
*Sony** televizyonda medya özetlerini ve
*flash** haberleri izledi. *
*Citizen** kol saatine b aktı. Aile fertlerine
*'BYE'** deyip
*Hyundai** otomobiline bindi.
*Blaupunkt** radyosunu açarak,
*rock** müziği buld! u. Ağzına bir
*Polo** şeker attı. Şehrin göbeğindeki
*Mega Center** 'daki ofisine varınca,
*Toshiba** bilgisayarını çalıştırdı.
*Microsoft Excel'e** girdi.
*Ofisboy** 'dan
*Nescafe** 'sini istedi. Saat 10.00'a doğru açlığını
yatıştırmak için
*Grissini **yedi. Öglen
*Wimpy's Fast Food** kafeteryaya gitti. Ayaküstü,
*Coca Cola** ve **hamburgeri **mideye indirdi.
*Camel** sigarasını yakıp
*Star** gazetesini karıştırdı. Akşamüzeri iş çıkışı
*Image Bar'** a uğrayıp
*JB'** sini yudumladı, sonra köşedeki
*Shopping Center** 'a uğradı. Eşinin sipariş ettiği
*Ariel** deterjan,
*Ace** çamaşır suyu,
*Palmolive** şampuan,
*Gala** tuvalet kağıdı,
*Sprite **gazoz ve
*J! ohnson** kolonyayı alarak kasaya yanaştı.
*Bonus** kartıyla ödemeyi yaptı.
Hafta sonu eşi Münevver'le
*Galleria** 'ya giden Ahmet Bey,
*Showroom** 'ları dolaşıp
*Kinetix** ayakkabı, *
*Lee Cooper blue jean** satın aldı.
Akşam evde bir gazetenin verdiği
*TV Guide** 'a göz atan Ahmet Bey, kanallar arasında
*zapping** yaparak,
*First Class** ,
*Top Secret** ,
*Paparazzi** gibi programlar izledi. Aynı anda
*Outdoor** dergisini karıştırdı.
Uykusu gelen Ahmet Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken, kendini mutlu hissetti.
** 'Ne mutlu Türk'üm diyene!'** diye gerindi ve uyudu.
*Hâlâ da uyuyor. Ne zaman uyanacağı da belli değil.
*Casio**masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı.
*Puffy** yorganını kaldırdı.
*Hugo Boss** pijamalarını çıkarıp
*Adidas** terliklerini giydi.
*WC** 'ye uğradıktan sonra banyoya geçti.
*Clear** şampuan ve
*Protex** sabunuyla duşunu aldı.
*Colgate** ile dişlerini fırçaladı.
*BRAUN** ile saçlarını kuruttu.
*Bill's** gömleğini ve
*Pierre Cardin** takımını giydi.
*Lipton** çayını içti.
*Sony** televizyonda medya özetlerini ve
*flash** haberleri izledi. *
*Citizen** kol saatine b aktı. Aile fertlerine
*'BYE'** deyip
*Hyundai** otomobiline bindi.
*Blaupunkt** radyosunu açarak,
*rock** müziği buld! u. Ağzına bir
*Polo** şeker attı. Şehrin göbeğindeki
*Mega Center** 'daki ofisine varınca,
*Toshiba** bilgisayarını çalıştırdı.
*Microsoft Excel'e** girdi.
*Ofisboy** 'dan
*Nescafe** 'sini istedi. Saat 10.00'a doğru açlığını
yatıştırmak için
*Grissini **yedi. Öglen
*Wimpy's Fast Food** kafeteryaya gitti. Ayaküstü,
*Coca Cola** ve **hamburgeri **mideye indirdi.
*Camel** sigarasını yakıp
*Star** gazetesini karıştırdı. Akşamüzeri iş çıkışı
*Image Bar'** a uğrayıp
*JB'** sini yudumladı, sonra köşedeki
*Shopping Center** 'a uğradı. Eşinin sipariş ettiği
*Ariel** deterjan,
*Ace** çamaşır suyu,
*Palmolive** şampuan,
*Gala** tuvalet kağıdı,
*Sprite **gazoz ve
*J! ohnson** kolonyayı alarak kasaya yanaştı.
*Bonus** kartıyla ödemeyi yaptı.
Hafta sonu eşi Münevver'le
*Galleria** 'ya giden Ahmet Bey,
*Showroom** 'ları dolaşıp
*Kinetix** ayakkabı, *
*Lee Cooper blue jean** satın aldı.
Akşam evde bir gazetenin verdiği
*TV Guide** 'a göz atan Ahmet Bey, kanallar arasında
*zapping** yaparak,
*First Class** ,
*Top Secret** ,
*Paparazzi** gibi programlar izledi. Aynı anda
*Outdoor** dergisini karıştırdı.
Uykusu gelen Ahmet Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken, kendini mutlu hissetti.
** 'Ne mutlu Türk'üm diyene!'** diye gerindi ve uyudu.
*Hâlâ da uyuyor. Ne zaman uyanacağı da belli değil.
9 Ekim 2011 Pazar
ASANSÖR...
Köylü oğlan ve babası büyük şehre ilk defa gelmişler. Alışveriş merkezinde zemin... kattaki iki gümüş... renkliparlak duvarın ağır ağır açılıp kapanması ilgilerini çekmiş. “Bu ne baba?” diye sormuş oğlan. Hayatında hiç asansör görmemiş baba
“Bilemiyorum oğul..” demiş.
Onlar bu ilginç şeyi nefeslerini tutup izlerken tekerlekli sandalyeli yaşlı bir kadın sağa sola kayan gümüş renkli duvarlara doğru gitmiş ve bir düğmeye basmış. Duvarlar açılmış, yaşlı kadın yoğun ışıklı küçük bir odaya girmiş, duvarlar kapanmış.
Oğlan ve babası kapının üzerindeki küçükten büyüğe doğru yanıp sönen ışıklı rakamları izlemişler. Son rakamdan sonra aynı sırayla bu sefer geriye doğru ışıklar teker teker yanmış. Sonunda duvar iki yana kayarak açılmış, dışarı 24 yaşlarında incecik muhteşem bir fıstık çıkmış.
“Oğlum” demiş adam kızdan gözlerini ayıramayarak,
“Koş..
Koş ananı getir!..
“Bilemiyorum oğul..” demiş.
Onlar bu ilginç şeyi nefeslerini tutup izlerken tekerlekli sandalyeli yaşlı bir kadın sağa sola kayan gümüş renkli duvarlara doğru gitmiş ve bir düğmeye basmış. Duvarlar açılmış, yaşlı kadın yoğun ışıklı küçük bir odaya girmiş, duvarlar kapanmış.
Oğlan ve babası kapının üzerindeki küçükten büyüğe doğru yanıp sönen ışıklı rakamları izlemişler. Son rakamdan sonra aynı sırayla bu sefer geriye doğru ışıklar teker teker yanmış. Sonunda duvar iki yana kayarak açılmış, dışarı 24 yaşlarında incecik muhteşem bir fıstık çıkmış.
“Oğlum” demiş adam kızdan gözlerini ayıramayarak,
“Koş..
Koş ananı getir!..
8 Ekim 2011 Cumartesi
Gülmekten Öldürenler(FIKRALAR)
GÜLMEKTEN ÖLDÜREN OLAYLAR, FIKRALAR
Her şeyin mizahı olduğu gibi, ölümün de mizah vardır. Bunlardan kimisi ürpertir ya da acı acı güldürür, kimisi de gülmekten öldürür. İşte birkaç örnek:
Hollanda'da çalışan Metin Can, eşyalarını arabaya yükleyip tam memleketine gitmeye hazırlanırken, yanında kalan annesi ölüveriyor. Ölüm sigortası ve resmi işler zaman alacak, pahalıya da mal olacaktır. O da annesini cesedini kırmızı bir valize koyup sağına soluna naftalin yerleştirir ve arabanın üstüne bağlar, yola çıkar. Ama evdeki hesap çarşıya uymaz. Mola verip uyudukları sırada kırmızı valiz çalınır. Hırsızlar onu değerli bir eşya sanmışlardır...
Bu öykü bana şu fıkrayı anımsattı:
Cimri bir İskoçyalının babası ölüyor. Oğlu, köyüne gömülmesini vasiyet eden babasının cesedini trenle götürmeye karar veriyor ama ölü için istenen para dirilerden çoktur. O da babasını giydirip diriymiş gibi kompartımana oturtuyor. İçerde kimse yoktur. Oğul sıkılıp dolaşmaya çıkıyor. Aksilik bu ya, ara istasyonlardan birinden trene bir yolcu biniyor ve babanın karşısına oturuyor, selam verip kendisiyle konuşmak istiyor ama baba susmakta, gözlerini ona dikip durmaktadır. Yolcu bu duruma çok kızar, cinler tepesine çıkar; “Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz; yoksa adam yerine koymayıp küçümsüyor musunuz? Ayıp be!” diyerek adama şöyle bir vurur ve onu yere yuvarlar. Adamın kalbini dinler, atmadığını ve onun hareketsiz kaldığını görünce de katil oldum diye çırpınır, ne yapacağını şaşırır. Tam o sırada tren tünele girmiştir. Adam onu aldığı gibi pencereden dışarı atar, bir şey olmamış gibi oturur. Oğul gelip babasını sorunca da gayet sakin, "O yaşlı adam geçen istasyonda trenden indi" der.
İş işten geçtikten sonra, neye yarar ah ile vah
Böyle hayırlı evlat vermesin Allah!
Bir başka ölümlü yolculuk da şu:
Köye giden minibüse bir adam binmek ister ama sürücü boş yer olmadığını söyler, adam binmekte ısrar edip oraya muhakkak gitmesi gerektiğini söyleyince, “Yukarda boş bir tabut var, istersen için gir, öyle git” der. Adam bu teklifi kabul edip tabutun içine girer. Bir süre sonra, yolda bir yolcu el kaldırıp minibüsün önüne çıkar, sürücüye köye götürmesi için yalvarır. Sürücü, yukarıdaki tabutun yanına tutunup giderse onu alabileceğini belirtir. Yolcu olur der ve yukarı çıkar, bir kenara tutunur.
Aksilik bu ya, bozuk bir dönemeçte araba sarsılır, tabutun kapağı açılır İçindeki adam ne oluyor diye bağırarak ayağa kalkar. Onu gören diğer yolcu ölü dirildi sanıp paniğe kapılır, korkuyla kendini yola atar...
Yazıma bir ölümlü mizahla son veriyorum.
Adamın kaynanası evin üst katında ölür. Cesedi taşıyanlar onu aşağıya indirirlerken merdivenin çürük basamağına takılıp düşerler ve tam ölmemiş kaynana dirilir, ayağa kalkar. Aradan bir süre geçer. Kaynana bir kere daha ölür. Cesedini yukardan aşağıya taşırlarken damat taşıyıcıları uyarır; “Dikkat edin, merdivenin çürük bir basamağı var!” diye bağırır...
Mutluluğunuz ölümsüz olsun.
Erhan TIĞLI
**********
Her şeyin mizahı olduğu gibi, ölümün de mizah vardır. Bunlardan kimisi ürpertir ya da acı acı güldürür, kimisi de gülmekten öldürür. İşte birkaç örnek:
Hollanda'da çalışan Metin Can, eşyalarını arabaya yükleyip tam memleketine gitmeye hazırlanırken, yanında kalan annesi ölüveriyor. Ölüm sigortası ve resmi işler zaman alacak, pahalıya da mal olacaktır. O da annesini cesedini kırmızı bir valize koyup sağına soluna naftalin yerleştirir ve arabanın üstüne bağlar, yola çıkar. Ama evdeki hesap çarşıya uymaz. Mola verip uyudukları sırada kırmızı valiz çalınır. Hırsızlar onu değerli bir eşya sanmışlardır...
Bu öykü bana şu fıkrayı anımsattı:
Cimri bir İskoçyalının babası ölüyor. Oğlu, köyüne gömülmesini vasiyet eden babasının cesedini trenle götürmeye karar veriyor ama ölü için istenen para dirilerden çoktur. O da babasını giydirip diriymiş gibi kompartımana oturtuyor. İçerde kimse yoktur. Oğul sıkılıp dolaşmaya çıkıyor. Aksilik bu ya, ara istasyonlardan birinden trene bir yolcu biniyor ve babanın karşısına oturuyor, selam verip kendisiyle konuşmak istiyor ama baba susmakta, gözlerini ona dikip durmaktadır. Yolcu bu duruma çok kızar, cinler tepesine çıkar; “Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz; yoksa adam yerine koymayıp küçümsüyor musunuz? Ayıp be!” diyerek adama şöyle bir vurur ve onu yere yuvarlar. Adamın kalbini dinler, atmadığını ve onun hareketsiz kaldığını görünce de katil oldum diye çırpınır, ne yapacağını şaşırır. Tam o sırada tren tünele girmiştir. Adam onu aldığı gibi pencereden dışarı atar, bir şey olmamış gibi oturur. Oğul gelip babasını sorunca da gayet sakin, "O yaşlı adam geçen istasyonda trenden indi" der.
İş işten geçtikten sonra, neye yarar ah ile vah
Böyle hayırlı evlat vermesin Allah!
Bir başka ölümlü yolculuk da şu:
Köye giden minibüse bir adam binmek ister ama sürücü boş yer olmadığını söyler, adam binmekte ısrar edip oraya muhakkak gitmesi gerektiğini söyleyince, “Yukarda boş bir tabut var, istersen için gir, öyle git” der. Adam bu teklifi kabul edip tabutun içine girer. Bir süre sonra, yolda bir yolcu el kaldırıp minibüsün önüne çıkar, sürücüye köye götürmesi için yalvarır. Sürücü, yukarıdaki tabutun yanına tutunup giderse onu alabileceğini belirtir. Yolcu olur der ve yukarı çıkar, bir kenara tutunur.
Aksilik bu ya, bozuk bir dönemeçte araba sarsılır, tabutun kapağı açılır İçindeki adam ne oluyor diye bağırarak ayağa kalkar. Onu gören diğer yolcu ölü dirildi sanıp paniğe kapılır, korkuyla kendini yola atar...
Yazıma bir ölümlü mizahla son veriyorum.
Adamın kaynanası evin üst katında ölür. Cesedi taşıyanlar onu aşağıya indirirlerken merdivenin çürük basamağına takılıp düşerler ve tam ölmemiş kaynana dirilir, ayağa kalkar. Aradan bir süre geçer. Kaynana bir kere daha ölür. Cesedini yukardan aşağıya taşırlarken damat taşıyıcıları uyarır; “Dikkat edin, merdivenin çürük bir basamağı var!” diye bağırır...
Mutluluğunuz ölümsüz olsun.
Erhan TIĞLI
**********
25 Eylül 2011 Pazar
22 Mayıs 2011 Pazar
21 Mayıs 2011 Cumartesi
20 Mayıs 2011 Cuma
GÜL-DÜRT-MECELER
GÜL- DÜRT- MECELER
Eskiden bütün yollar Roma’ya çıkarmış
Şimdi sadece paraya çıkıyor paraya...
***
Ne yaparsan yap ama ol bir baltaya sap
Sakın başı açık gezme, kendine bir külah kap!
***
Komşunun otuz beşlik kızı her gün akşama kadar dışarıda gezer
Ama konum komşu ona evde kalmış der...
***
Gülmeyen insanın karnı tok olsa bile ruhu açtır
Gülmek ekmek su hava ve sevgi gibi önemli bir ihtiyaçtır
***
Pinekleyip durma bir köşede; al çantanı yola çık
Yürümekten yılmayanlara yol her zaman açık!
***
Önemli olan sarayda değil gönüllerde yaşamak
İyi yaşamak için sakın çıkarcılığı etme kendine basamak
***
Pozitif düşünceyi adın gibi benimsersen
Bedenin ölse bile düşüncen yaşar yıllar boyunca
***
Kimi dertlere derman olur, elinde al tası
Kimi de kesip biçmeye çalışır, elinde baltası!
***
Geçenlerde birini iyice ıslattılar. Niye mi?
Kuru iftira uğramıştı da...
***
Güzellikle iyiliği kar, insanların yarasına sar
Yoksa hiç eksilmez güvendiğin dağlardaki kar
***
Ölmek kolay, yaşamak zor
İnanmıyorsan yoksula sor...
***
Eğer herkese eşit uygulanırsa yasa
Düşkünler bayram eder, zalimleri alır bir tasa...
ERHAN TIĞLI
*************
Eskiden bütün yollar Roma’ya çıkarmış
Şimdi sadece paraya çıkıyor paraya...
***
Ne yaparsan yap ama ol bir baltaya sap
Sakın başı açık gezme, kendine bir külah kap!
***
Komşunun otuz beşlik kızı her gün akşama kadar dışarıda gezer
Ama konum komşu ona evde kalmış der...
***
Gülmeyen insanın karnı tok olsa bile ruhu açtır
Gülmek ekmek su hava ve sevgi gibi önemli bir ihtiyaçtır
***
Pinekleyip durma bir köşede; al çantanı yola çık
Yürümekten yılmayanlara yol her zaman açık!
***
Önemli olan sarayda değil gönüllerde yaşamak
İyi yaşamak için sakın çıkarcılığı etme kendine basamak
***
Pozitif düşünceyi adın gibi benimsersen
Bedenin ölse bile düşüncen yaşar yıllar boyunca
***
Kimi dertlere derman olur, elinde al tası
Kimi de kesip biçmeye çalışır, elinde baltası!
***
Geçenlerde birini iyice ıslattılar. Niye mi?
Kuru iftira uğramıştı da...
***
Güzellikle iyiliği kar, insanların yarasına sar
Yoksa hiç eksilmez güvendiğin dağlardaki kar
***
Ölmek kolay, yaşamak zor
İnanmıyorsan yoksula sor...
***
Eğer herkese eşit uygulanırsa yasa
Düşkünler bayram eder, zalimleri alır bir tasa...
ERHAN TIĞLI
*************
5 Mayıs 2011 Perşembe
CÜCE
İnanmaz hiç
paradan başka bir güce
Sevgi ve dostluk gibi
yüce duygular
uğramaz semtine,
ne gündüz ne de gece
İn cin top oynar vicdanında
boyu servi ama
benliği cüce...
paradan başka bir güce
Sevgi ve dostluk gibi
yüce duygular
uğramaz semtine,
ne gündüz ne de gece
İn cin top oynar vicdanında
boyu servi ama
benliği cüce...
25 Şubat 2011 Cuma
23 Şubat 2011 Çarşamba
20 Şubat 2011 Pazar
Ünlülerden Anekdotlar...
ÜNLÜLERDEN ANEKDOTLAR
Sokrates, eşiyle bir türlü iyi geçinemezmiş. Bir gün eşi ağzına geleni söylediği halde, kocası hiçbir tepki göstermeyince bir kova su alıp başından boşaltır. Bunun üzerine Sokrates:
“Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak bekliyordum zaten” der.
***
Eflatun, öğrencilerinden birini kumar oynarken yakalar ve şiddetle azarlar.
Öğrencisi kendini şöyle savunur:
“İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum.”
Sokrates acı bir gülüşle şöyle der:
“Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum.”
***
Kulakları büyük olan Galile’ye, kulaklarının bir insan için büyük olduğunu söylerler.
Galile şu cevabı verir:
“Olabilir ama sizin kulaklarınız da bir eşek için küçük sayılmaz mı?”
***
Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir milletvekili kadın:
“Eğer karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım” diye bağırır.
Churchill sakin bir sesle şöyle der:
“Hanımefendi, karım olsaydınız o kahveyi seve seve içerdim.”
***
Ünlü bir filozofa sorarlar:
“Servet ayaklarınızın altındayken niye yoksulsunuz?”
“Ona ulaşmak için eğilmek gerekir de ondan!”
************
Sokrates, eşiyle bir türlü iyi geçinemezmiş. Bir gün eşi ağzına geleni söylediği halde, kocası hiçbir tepki göstermeyince bir kova su alıp başından boşaltır. Bunun üzerine Sokrates:
“Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak bekliyordum zaten” der.
***
Eflatun, öğrencilerinden birini kumar oynarken yakalar ve şiddetle azarlar.
Öğrencisi kendini şöyle savunur:
“İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum.”
Sokrates acı bir gülüşle şöyle der:
“Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum.”
***
Kulakları büyük olan Galile’ye, kulaklarının bir insan için büyük olduğunu söylerler.
Galile şu cevabı verir:
“Olabilir ama sizin kulaklarınız da bir eşek için küçük sayılmaz mı?”
***
Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir milletvekili kadın:
“Eğer karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım” diye bağırır.
Churchill sakin bir sesle şöyle der:
“Hanımefendi, karım olsaydınız o kahveyi seve seve içerdim.”
***
Ünlü bir filozofa sorarlar:
“Servet ayaklarınızın altındayken niye yoksulsunuz?”
“Ona ulaşmak için eğilmek gerekir de ondan!”
************
19 Şubat 2011 Cumartesi
14 Şubat 2011 Pazartesi
12 Şubat 2011 Cumartesi
AŞK EVRENİ
AŞK EVRENİ
Aşkın gökyüzüm olsun
Karartmasın hiçbir bulut
Maviliklerimizi
Gönlüme güneşin doğsun
İliklerime dek ısıt ışıt içimi
Benliğim ışığına doysun.
***
Aşkın yeryüzüm olsun
Yeşertsin gözlerin
Düşüncelerimi duygularımı
Çiçeklere bürünelim
Tepeden tırnağa
Ve ırmaklara dönüşelim
Akalım engin denizlere.
Erhan Tığlı
Aşkın gökyüzüm olsun
Karartmasın hiçbir bulut
Maviliklerimizi
Gönlüme güneşin doğsun
İliklerime dek ısıt ışıt içimi
Benliğim ışığına doysun.
***
Aşkın yeryüzüm olsun
Yeşertsin gözlerin
Düşüncelerimi duygularımı
Çiçeklere bürünelim
Tepeden tırnağa
Ve ırmaklara dönüşelim
Akalım engin denizlere.
Erhan Tığlı
4 Şubat 2011 Cuma
Güldüren Düşündüren Sözler ve Espriler
Vücut ölçülerin olsa da 90.60.90
Eğer sevgide dostlukta yoksan
Ne yaparsan yap, boşunadır çaban
Kişiliğin eksiktir, güzelliğin noksan!
****
Uzattığın eli tutmayana kızacağına, tutmayacak bir ele el uzattığın için
kendine kız...
****
Şu dağlar bizim olsa
Her yanı üzüm olsa
Dünya cennete döner
Sevenle çoğalırsa
Not: Bu dörtüğümün son ikiliğini şöyle de yazdım: (Hangisinin daha güzel olduğunu belirtirseniz sevinirim.)
Yarin uykusu gelmiş
yastığı dizim olsa!
****
Bir memlekette hukuk olursa politikacıların elinde alet
O yerde ayağa düşer, hak ile yeksan olur adalet...
****
Ne sürüngen ol ne de sürü
insan ol da doğruluk iyilik güzellik yolunda yürü.
****Çiçek doğa'nın gülüşü, güzelliğin gerçekleşen düşüdür.****
Eğer sevgide dostlukta yoksan
Ne yaparsan yap, boşunadır çaban
Kişiliğin eksiktir, güzelliğin noksan!
****
Uzattığın eli tutmayana kızacağına, tutmayacak bir ele el uzattığın için
kendine kız...
****
Şu dağlar bizim olsa
Her yanı üzüm olsa
Dünya cennete döner
Sevenle çoğalırsa
Not: Bu dörtüğümün son ikiliğini şöyle de yazdım: (Hangisinin daha güzel olduğunu belirtirseniz sevinirim.)
Yarin uykusu gelmiş
yastığı dizim olsa!
****
Bir memlekette hukuk olursa politikacıların elinde alet
O yerde ayağa düşer, hak ile yeksan olur adalet...
****
Ne sürüngen ol ne de sürü
insan ol da doğruluk iyilik güzellik yolunda yürü.
****Çiçek doğa'nın gülüşü, güzelliğin gerçekleşen düşüdür.****
1 Şubat 2011 Salı
Gülüşün Şiir Yazdırıyor
GÜLÜŞÜN ŞİİR YAZDIRIYOR
Gülüşün şiir yazdırıyor senin
Bakışın şiir
Yosun yağdırıyor gözlerin
Aşk denizime
Yakamoz güzelliğin
Deniz feneri oluyor
Kurtarıyor sisten karanlıklardan
Özlemlerimi yıldızlarla buluşturuyor
Ellerime uzanan ellerin
Kucaklıyor kalbimi
Engin bir yolculuğa çıkarıyor
Türküleşiyor duygularımın ezgisi
Kovanıma bal taşıyor sevgin
Yaşamak kokuyor gülüşünün gülü
ERHAN TIĞLI
*********************
Gülüşün şiir yazdırıyor senin
Bakışın şiir
Yosun yağdırıyor gözlerin
Aşk denizime
Yakamoz güzelliğin
Deniz feneri oluyor
Kurtarıyor sisten karanlıklardan
Özlemlerimi yıldızlarla buluşturuyor
Ellerime uzanan ellerin
Kucaklıyor kalbimi
Engin bir yolculuğa çıkarıyor
Türküleşiyor duygularımın ezgisi
Kovanıma bal taşıyor sevgin
Yaşamak kokuyor gülüşünün gülü
ERHAN TIĞLI
*********************
26 Ocak 2011 Çarşamba
Beni Böyle Sevme
Balığı seviyorsun
tutup yiyorsun
koyunu seviyorsun
kesip yiyorsun
Muhabbet kuşunu kafeste
süs balığını akvaryumda
tutuyor hapsediyorsun...
Sakın böyle sevme beni
Amann ne olursun!
tutup yiyorsun
koyunu seviyorsun
kesip yiyorsun
Muhabbet kuşunu kafeste
süs balığını akvaryumda
tutuyor hapsediyorsun...
Sakın böyle sevme beni
Amann ne olursun!
17 Ocak 2011 Pazartesi
Beni Böyle Sevme
BENİ BÖYLE SEVMEYİN
-Çocukları seven(?) büyüklere-
Balığı seviyorsun
Tutup yiyorsun
Koyunu seviyorsun
Besleyip kesiyorsun
Kuşu kafese
Balığı akvaryuma
Hapsediyorsun...
**
Sakın böyle sevme beni
Aman ne olursun!
-Çocukları seven(?) büyüklere-
Balığı seviyorsun
Tutup yiyorsun
Koyunu seviyorsun
Besleyip kesiyorsun
Kuşu kafese
Balığı akvaryuma
Hapsediyorsun...
**
Sakın böyle sevme beni
Aman ne olursun!
6 Ocak 2011 Perşembe
Sevenler Ağlamasın
AĞLATMAMALI AŞK
Ağlatmamalı aşk
Güldürmeli yüzümüzü
Gül bahçesine çevirmeli
Özümüzü...
Dağıtmalı kara bulutlarımızı
Yeşertmeli gönlümüzü
Aşkın güzelliği
Öyle bir yerleşmeli ki benliğimize
Üzüntü, acı girememeli içeriye
Başımızda esen sevda yeli
Şiire döndürmeli öykümüzü
Erhan Tığlı
******************
SEVENLER AĞLAMASIN
Boyun eğme çileye ve kedere
Diren tüm kötülüklere çirkinliklere
Ağlama sakın boş yere
Gülmek yakışır sevenlere
Çünkü erişemez herkes
Yaşamayı güzelleştiren
O yüce değere
Erhan TIĞLI
**********
Ağlatmamalı aşk
Güldürmeli yüzümüzü
Gül bahçesine çevirmeli
Özümüzü...
Dağıtmalı kara bulutlarımızı
Yeşertmeli gönlümüzü
Aşkın güzelliği
Öyle bir yerleşmeli ki benliğimize
Üzüntü, acı girememeli içeriye
Başımızda esen sevda yeli
Şiire döndürmeli öykümüzü
Erhan Tığlı
******************
SEVENLER AĞLAMASIN
Boyun eğme çileye ve kedere
Diren tüm kötülüklere çirkinliklere
Ağlama sakın boş yere
Gülmek yakışır sevenlere
Çünkü erişemez herkes
Yaşamayı güzelleştiren
O yüce değere
Erhan TIĞLI
**********
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)