14 Eylül 2012 Cuma

Manili Bilmeceli NAR

NARLI YAZI Bir zamanlar yüzüne kimse bakmazdı ama gazetelerde, dergilerde kendisinden o kadar söz edildi ki, birden medyatik oldu ve değeri artı, her yerde nar suları içilir oldu. Oysa İngiltere’deki Reading Üniversitesi ve St. George Hastanesi uzmanlarının yaptığı araştırma, süper gıda denilen nar suyunun çok fazla içildiğinde hücre tahribatına yol açabileceğini ortaya koydu. Uzmanlar özellikle nar konusunda yanlış inanışlar olduğunu belirterek şu açıklamayı yapıyorlar: “Narın yeşil çaydaki antioksidanın 8 kat fazlasını içerdiği ve hücreleri serbest radikallerden koruduğu söyleniyor. Ancak narın etkisi sadece bir saattir. Daha sonra kandan atılır.” Azerbaycan’da ise nara çok değer verilir. Hemen her yerde nar figürüne yer verilir. Ulusal simge olarak kabul edilir. Bunun nedeni şudur: “Meyvelerin şahı nardır. Çünkü nar şekline yapından bakılınca üstünde taç vardır. O taç devlettir. İçine bakıldığında taneler bireylerdir ama hepsi bir aradadır, birlik ve bütünlük içindedir. Narın içinde perdeler vardır. Orada da nar taneleri bir aile demektir. Eğer nar taneleri dağılırsa birlik, beraberlik bozulur. Nar hem devleti hem aileyi, hem de birlik ve bütünlüğü gösterir.” İngiliz bilim adamları nardan çok portakal ve elma yememizi öngörüyorlar, narın yararını pek önemsemiyorlar. Gazetede bir yazı daha çıktı. Kiraz kalp hastalığıyla iki koldan savaşıyormuş. Hem kolesterolü hem de kan şekerini düşürmeye yardımcı oluyormuş. Kirazda kırmızı ve mor meyvelere anthocyani maddesi bol miktarda bulunuyormuş. Yandık desene. Kiraz da yüzümüze bakmaz, havalarda gezer artık. Ateş pahası olur, yanına yaklaşılmaz. Zaten, “kiraz; ye biraz” denilmiştir. Neyse, bu ihtimalin gerçekleşmemesi için dua edelim de narlı bilmecelerle sizi baş başa bırakalım. Bakalım atalarımız narı nasıl dile getirmişler: Mini mini fincan, içi dolu mercan. ** Ağaçta vurdum karga, içi dolu kavurga. ** Çarşıdan aldım bir tane, eve vardım bin tane. *** Hanım uyandı, cama dayandı, cam kırıldı, kana boyandı. ** Bir karı ile koca. Mırmır eder her gece. Kadın der ki: “Hey koca, İstanbul nice?” Koca der ki: “İstanbul bucak bucak, çevresi mermer ocak İçinde bir sandıcak, içi dolu boncucak.” *** Bir türkümüz de narlıdır: Nar ağacı narsız olur mu Yiğit olan yiğit yârsiz olur mu Benim gönlüm sensiz olur mu? Nar ağacı ulam ulam Yâr yitirdim gülüm nerde bulam Kırk güzel içinde Gözlerinden bilem Nar ağacı biçim biçim Ben ölüyom gülüm senin için Hep dostlarım düşman oldu Bir tek seni sevdiğim için.” Bir manimizde de sevgilinin koynunda nar olduğu belirtiliyor ve ona şöyle sesleniliyor: Şu zülfünü tara kız Atma beni dara kız Baban bekçi tutmaz mı Koynundaki nara kız! Göğsün nara benzetilmesi şu dörtlükte de görülüyor: Kaya dibi kar gider Dibinde hurma biter Nazlı yârin bağında El değmedik nar biter. Ne mutlu o bağın narına el değdirenlere, sevgilinin nar bahçesinde gezebilenlere. Erhan Tığlı ********

Hiç yorum yok: