15 Ekim 2012 Pazartesi

GÜllü bir yazı

Şimdi gül mevsimidir/FEV Gül çiçeklerin kraliçesidir. Bunu kimse yadsıyamaz. Onu çok severiz ama pek çoğumuz da evimizde bir gül ağacı büyütmeyi düşünmeyiz. Ben gül sevdalısı bir şairim. Şiir kitabıma “Gülü Yakmak” adını verdiğim gibi ilk öykü kitabımın adını da gülle süslemiştim: “Gül Dokurdu Gözlerin… Pek çok yazar, şair güllü şiirler, yazılar yazmışlardır. Erdal Öz’ün üç devrim şehidimiz için yazdığı romanın adı da “Gülünün solduğu zaman” değil mi? Kızlarımıza gül adı vermekte usta değil miyiz? Gülçin, Gülten, Gülsen, Gülsün, Gülsüm… Hele Gaziantep Lisesinde bir Edebiyat öğretmeni vardı, adı da kendisi kadar güzeldi: Gülümay… Bakın bunlar da kimi şairlerin şiirlerine verdikleri adlar: Gülüşün Gül kokuyor… Gül kokulu dostlar… Şarkılarımızda çokçadır gül: “Gül derler sana gül derler, nazlı yare gül derler…”, “Gülünce Güller açıyor yanaklarında…” İnsanoğlunun gülüşü bile gülle süslenmiş baksanıza. Yar’in adı güldür. Turnalarla selam yollarken anmaz mıyız onu: “Oy gülüm gülüm, kırıldı dalım, tutmuyor elim, turnalar oy..” Esenlemede de vardır gül: “Gülegüle…” Güzel sözlerimizde de yerini alır: “Gül tutan el gül kokar…” Kokusuyla, elvan renkleriyle bir başka güzel çiçektir canım gül! *** Çeşitli zamanlarda güller diktim. Ama gülün hangi mevsimde dikileceğini bilmediğim için, bunların çoğu yaşamla buluşamadı. Onların artık ne zaman dikilmesi gerektiğini biliyorum. Bu bilgiyi sizlerle de paylaşayım istedim. Kim bilir belki sizin de evinizde bir gül ağacı büyütmenize katkıda bulunmuş olabilirim. “Ekim ayı gül ekme zamanıdır. Ancak kışın çok soğuk geçtiği sert iklimli bölgelerde baharda, havanın ısınmasına göre mart ya da nisan aylarında ekmek daha doğru olur. Böylelikle onları don tehlikesinden kurtarmış olursunuz.” Böyle diyor gül bilgesi ama Türkiye’mizin dört mevsimi bir arada yaşadığını hesaba katmıyor. Her bölgemizin ayrı gül koşulları olduğunu düşünmüyor. Ben Gaziantep’teki gül hastalarıyla görüştüm. Bizim toprağımızda gülün dikim zamanı aralık ayıymış. Dikilecek gül kalemlerinin kalınlığı ince olmamalı. Fazla kalın da olmamalı. Parmak kalınlığı iyidir. Bazılarımız uzun kalem gömerek daha çabuk büyüyebilecek güller üretebileceğimizi düşünürüz. Hayır, bir gül kaleminin bir karıştan fazla olmaması gerekir. Daha fazla olursa canım gülümüz bir yandan kökte filizlenirken bir yandan da tepeye can suyunu nasıl yetiştirsin? Dikim ertesinde en büyük düşman don’dur. Onları kış mevsiminde dondan kurtarmayı başarabilirseniz, gül fidanınızın baharda filizlendiğini, tomurcuk açtığını görerek sevinirsiniz. Dikim için ideal hava ılık, kuru ve parçalı bulutlu havalardır. Eğer ekim yapacağınız yerde daha önce gül vardıysa, önce toprağı değiştirmelisiniz. Çünkü güller topraktaki belli başlı mineralleri emerler. Gül dikilecek toprağın 60 cm. derinliğe kadar bellenmiş olması gerekir. Gülleri dikmeden hazırladığınız kalemleri en az 12 saat suda bekletmelisiniz. Hazırladığınız gül kaleminin yaklaşık 5 cm. kadarı toprağın altında kalmalıdır. Toprağı humusla zenginleştirmelisiniz. Fidanınıza artık can suyu vermenin zamanıdır. Can suyunun bolca verilmesi gerekir. Can suyu farklı bir şey mi acaba?” diye düşünürdüm öğrenmeden önce. Can suyu da bildiğimiz su canım. Bitkilere ekimden, dikimden sonra verilen ilk suya can suyu deniyor. Gülün bakımı da önemlidir ama daha gülümüz filizlenmeden “doğmayan uşağa don biçmeyelim,” derim. Gülünüzü bir büyütün hele. Sorun yaşarsanız internet size yardımcı olur. Gülleriniz hep olsun, düşmansız, savaşsız büyüsün, çocuklarınız gibi hiç solmasınlar.

Hiç yorum yok: