1 Kasım 2017 Çarşamba

Aradığım...

ARADIĞIM
Bir sevgili arıyorum
Alnımın teriyle kazanacağım
Gözümün yaşıyla değil!
***
Bir yaşamak arıyorum
Elimin emeğiyle doyacağım
Eğilen belimle değil!
***
Bir dost arıyorum
Alnının akıyla övüneceğim
Cebinin parasıyla değil!
***
Bir çevre arıyorum
Mavisi yeşiliyle kaynaşacağım
Demiri betonuyla değil!
***
Bir amaç arıyorum
Kanımın akmasıyla savunacağım
Ağzımın lafıyla değil!

AŞK İHTİLALİ

AŞK İHTİLALİ Seni gördüm Baş kaldırdı gönlüm Aklımın egemenliğine İsyan tüm bedenimi sardı Gözlerim demir attı gözlerine Seni sevdim Ellerim kenetlenmek istedi gözlerine Yenildi iyi doğru bildiklerim Doyum olmaz güzelliğine Tahttan indirdi duygular Düşüncelerimin krallığını Yaktı yıktı devirdi aşk ihtilali Eski köhne yapıları Yeniliğe döndürdü yönümü Doğamı şenlendiren Bahçeli evler çiçekler Güldürdü yüzümü *************

BIRAKSIN...

Manilerde ve Şair yazarlarda memeli dizeler

Şair ve yazarlarımız da eserlerinde memelere yer vermişlerdir. Ahmet Altan, “Vatanı bir kadın memesine satarım” diyor... Cahit Külebi “Süt” adlı şiirinde şöyle yazıyor: “Memelerinde domur domur Kaynayan sütü gördüm, Gül yaprağı üstünde Yağmur damlaları gibiydi.” Mahmut Turgut, memeleri buğdaya benzetiyor: “Bir avuç buğday olur memelerin avucumda Öylesine sıcak, öylesine dolgun.” Necip Fazıl Kısakürek bir şiirinde; “Yorgan, Allahsıza kadar sığınak/Teselli pınarı, sabır memesi” diyor. Ahmet Oktay, “Hadi uçsun memelerindeki güvercinler/Hadi cennet ülkeni sun” diye yazıyor. Ali Yüce sevgilisine şöyle sesleniyor: “Bu gece sen uyurken Uyandı memelerin Senin koynundan çıkıp Şiirimin koynuna girdi Orda kaldı memelerin” Şemsi Belli, “Aşkın sıcak memesinden/Dert ve hasret emdi gönlüm” diyerek memeyi kişiselleştiriyor. Fuat Hulusi Demirelli, memelerin örtülüp saklanmasını istemiyor: “Çiçekler yaşar mı havasız susuz Neden böyle dursun memeler mahpus?” Âşık Duran şu ilginç benzetmeyi yapıyor: Gül memenin ara yeri Hacca giden yola benzer” Karacaoğlan meme sözcüğünü hiç çekinmeden kullanır: “Emsem de doyulmaz yavrum tadına Karışmış kaymağa bal memelerin ... Açılmış goncadır gül memelerin ... Kız senin göğsüne süngüm dayarım Dayarım da gül memenden emerim ... Şu tombul memenden ver bana nişan Del’ediyon öldürmüyon ne fayda ... Seherde uğradım dostun köyüne Hoş geldin sevgilim in dedi bana Tomurcuk memesin verdi ağzıma Yorgunsun sevdiğim em dedi bana ... Bahçende gülün güllenmiş Şeyda bülbülün dillenmiş Koynunda memen kirlenmiş Emilmeyi emilmeyi” Manilerimizde de meme sözcüğü sık görülür: “Değirmen sala benzer Kız dilin bala benzer Terlemiş memelerin Erimiş bala benzer” *** “Ayağında mesler Yere vurmadan sesler Koynundaki memeler İkimizi de besler” *** “Halkalı dereleri Güderler develeri Oturmuş koyun sağar Terlemiş memeleri” *** “Karanfilim biberim Sen gel de ben gideyim Koynundaki memeyi Çoban olur güderim” *** “Yayladan iner atlar Hem atlar hem otlar Fazla sıkma cepkenini Kız, memelerin patlar” *** “Martinim omzumda Hurmalar boğazımda Uyudum uyandım ben Gül memeler ağzımda” *** “Ne melektir ne peri Gül kokuludur teri İki meme arası Cennetin orta yeri” Şarkı ve türkülerimizden memeli olanlar daha çok ilgi çeker, yankı uyandırır. İbrahim Tatlıses, “Dam üstünde un eler/Tombul tombul memeler/ Memeler baş kaldırmış/Kavuşmuyor düğmeler” demişti de yer yerinden oynamıştı. Sezen Aksu da dilberlerin memelerini hoplatarak oynamalarını istiyor, “Salla gül memeler çağlasın/ Salla yer yerinden oynasın” diye sesleniyor bir şarkısında. Kadınların ilk göze çarpan yerleri memeleridir. Anatol France, “Memesiz bir kadın, yastıksız yatağa benzer” diyor. Pierre Belfond’a göre, “Birçok kadında, ne zamanki memeler sarkmaya başlar, bilinç düzeyi yükselir.” Eski şarkıcılardan Nigar Uluerer, memelerinin iriliği yüzünden “Nigar Ulumemeler”, Banu Alkan “Banu Balkon”, filmlerde memelerini göstermekten çekinmeyen Zerrin Egeliler “Zerrin Memeliler” diye anılmışlardı. Nadide Sultan iri memeleriyle gündeme gelmişti. Sevda Demirel memelerindeki silikon patlayınca kendinden söz ettirmişti... Cemal Nadir’in bir karikatüründe çocuğuna meme veren ve ona ağzı sulanarak bakan erkekler var. Çocuk verilen memeyi almayınca kadın çocuğuna şöyle diyor: “Al, yoksa amcalara veririm ha!” İki kişi konuşuyorlar. Biri Merih’e gittiğini söylüyor. Öteki orada ne gibi bir değişiklik olduğunu soruyor. Merih’e giden, “Pek fark yok ama kadınlarla dans etmek çok güzel oluyor.” Diyor. “Niye?” denince yanıtı şu:” Kadınların memeleri sırtlarında da ondan!” Ben de bu konuda bir şeyler yazdım. Aşağıda sunuyorum: Kadını çirkinleştiren somurtma ve gülmeme Kadını güzelleştiren gülme ve gül meme! Kadının erkekten istediği gözünün kendisinden başkasını görmemesi, dövmemesi, ezmesi... Erkeğin kadından istediği ise dudağı, bacağı ve memesi... Altına serileyim Yap kendine bir halı Göğsündeki memenin Ben olayım hamalı. Bu isteğe hayır diyecek erkek var mı acaba? ERHAN TIĞLI ************

DİLDEKİ SİVİLCE

5 Ekim 2017 Perşembe

GÖNLÜMÜN GÜLÜ VE IŞIĞI

Gönlümün bahçesinde gül yoktu
sen geldin
o da tamam oldu
Aşkının bereket yüklü güneşi
karanlık dünyamı ışığa boğdu

8 Eylül 2017 Cuma

SEN ŞARKI SÖYLEDİĞİN ZAMAN...

Sen şarkı söylediğin zaman
Bülbüller ötüşür gönül bahçemde
Dağıtır kara bulutlarımı
Sesinden yayılan bir ışık seli
Mutluluk deniziyle öpüşür
Sevgi ırmağım
Çiçekler duygu ve düşüncelerimi
Güzelliğinin şiiri


2 Eylül 2017 Cumartesi

İDEAL AŞK

İDEAL AŞK...
Aşk durmak ya da yerinde saymak değildir
Karşı karşıya, yan yana olsa da oturmak değildir
Yürümektir aşk, sevdiğiyle birlikte
Doğruya iyiye güzele...
Kara yağmura meydan okumak;
Boraya fırtınaya göğüs germektir.
Çektiği acılara gözyaşı dökerek değil;
Gülerek dur demek, direnmektir
Özlemini umudunu onun bereketli yağmurlarıyla
Yeşertmek, çiçeklemektir...
(Aşk gelince aşka, gider içindeki kir pas...
Kimi zaman ülküdür adı kimi zaman erek
Böyle bir aşkın her insanda olması gerek!)
Erhan Tığlı
%%%%%%

19 Temmuz 2017 Çarşamba

Yeryüzünün Yıldızları Çiçekler

Çiçekler yeryüzününün yıldızıdırlar
yıldızlar da gökyüzünün çiçekleri...
bu gerçeği göremeyenlerin

güzelliklere kördür gözleri


21 Mayıs 2017 Pazar

9 Mayıs 2017 Salı

Gerçekler yalınayak/
Ama yalan atlıdır/
Doğrunun yolu çamur/
Yalancı kanatlıdır.
***
Düşünce yalınayak
ama duygu atlıdır
sevginin rengi mavi
sevenler kanatlıdır...


7 Mayıs 2017 Pazar

ZİLLİ GÜZEL

Gözlerin üzüm yanakların incir
dudakların kirazdır ellerin pamuk
tenin de buğday...
Eteklerin zil çalıyor beni görünce
ama gene de naz ediyorsun
Seni zilli seniii!

4 Mayıs 2017 Perşembe

Trafik Canavarı

TRAFİK CANAVARI
Arabası dört teker
Yolculara dert eker
Barda kafayı çeker
Diriye kefen biçer
**
Arabası aynalı
Kendisi fiyakalı
Aman çekilin yoldan
Geliyor sabıkalı
**
Arabası son model
Motoru ömre bedel
Uçaklarla yarışır
Frene hiç gitmez el
**
Acaba yolda ne var
Neden günaha sokar
Evde efendi olan
Niye olur canavar?

ÇAĞRIMDIR




Altın Nağmeler - Alaturka Fasıl - (Türk Sanat Müziğinin Usta Yorumcuları...

21 Nisan 2017 Cuma

İNSANLIK YOLU




İNSANLIK YOLU
İnsanlığa giden yolun
Arısı karıncası boldur
Siz de kelebek kuş kondurun
Kurtarın çöpten dikenden
Çiçekleyin her yerini
Ayrık otlarını yolun...
Uygarlıktır bu yolun sonu
Değildir orada hiç kimse
Birbirinin kölesi kulu...
Bu yol sevgi yoludur
Yolcuların eli kolu
Güzelliklerle doludur.

Cuadros Modernos: Cuadros Impresionistas de Mujeres Pintados al Óleo...

Cuadros Modernos: Cuadros Impresionistas de Mujeres Pintados al Óleo...: Cuadros Impresionistas de Mujeres Pintados al Óleo Pintor Vladimir Volegov (Rusia) Pinturas de Mujeres en Arte Expresionista / Mujer...

5 Nisan 2017 Çarşamba

Yalan yılanı...

 Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış. O eskidenmiş; şimdi elektrikleri var, hiç kesilmiyor... Aşktır en güzel gerçek, en tatlı yalan.*** Kara kara kazanlar/çoktur kuyu kazanlar/yalanlara sarılır/gerçeklerden korkanlar... Yalan bulursa rahatça at oynatacağı br alan; doğruları siler, gerçekleri eder talan! Annesi çocuğuna, "Ben senin yaşında hiç yalan söylemezdim" demiş. Çocuk şöyle cevap vermiş; "Ne zaman başladın anne?" Hiç yalan söylemediklerini iddia edenlere duyurulur!

CENGİZ COŞKUNER EL CORDOBES

Cengiz Çoşkuner - Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım

Erkin Koray - Candan Erçetin'in Programında - Fesuphanallah

3 Mart 2017 Cuma

CİMRİ ve Ölen Baba...

Cimri bir İskoçyalının babası ölüyor.
Oğlu, köyüne gömülmesini vasiyet eden babasının cesedini trenle götürmeye karar veriyor ama ölü için istenen para dirilerden çoktur.
O da babasını giydirip diriymiş gibi kompartımana oturtuyor.
İçerde kimse yoktur.
Oğul sıkılıp dolaşmaya çıkıyor.
Aksilik bu ya, ara istasyonlardan birinden trene bir yolcu biniyor ve babanın karşısına oturuyor, selâm verip kendisiyle konuşmak istiyor ama baba susmakta, gözlerini ona dikip durmaktadır.
Yolcu “siz beni adam yerine koymuyor musunuz?” diye adama şöyle bir vurur ve onu yere yuvarlar. Hareketsiz olduğunu görünce de katil oldum diye çırpınır, ne yapacağını şaşırır.
Tam o sırada tren tünele girmiştir.
Adam onu aldığı gibi pencereden dışarı atar, bir şey olmamış gibi oturur.
Oğul gelip babasını sorunca da gayet sakin, “O yaşlı adam geçen istasyonda trenden indi” der.
İş işten geçtikten sonra, neye yarar ah ile vah,

1 Mart 2017 Çarşamba

ÇİÇEK AÇAN ÖZÜMÜZ

ÇİÇEK AÇAN ÖZÜMÜZ
Bu bir dost sözüdür;
Aşk, gönül yakamozudur
Yaşamanın özüdür
Dostluk bahçesinde açan
Karanfiller ve güller
Güzelin gülen yüzüdür
Erdemin, özverinin
Sevgiyle bakan gözüdür...
Erhan Tığlı
*********

BAHAR COŞKUSU

BAHAR COŞKUSU


Kapıdan girerken hanımelileri
Bahçede yasemin kokuları
Gülleri hiç sorma,çiçeklerin efendisi
Ortancalar sığınmış, evin duvarına renk, renk


Salıncaktan geliyor,  annemin sesi,babamı çağırıyor yanına
Papatyalardan taç yaptım, başıma
Pembe evin prensesiyim, ben
Kedim omzumda, köpeğim yanımda


Leylaklar hanımeli, ve yasemin kokularıyla
Sarhoş olmuşum, zil zurna, sakın ayıltmayın beni
Dokunmayın hayallerime,bu yıl da eriştim bahara
Her mevsim güzelde, ille de ilkbahar

eminnur güler acar
 eminnur acar |  01/03/2017



23 Şubat 2017 Perşembe

Yiğitler Nerede?!

YİĞİTLER NEREDE?
Yokuşlarda şahin gibi uçan
Düz ovada keklik gibi seken
Ve de zalimlere dünyayı dar eden
O eski yiğitler nerede?
İzlerine rastlanmıyor hiçbir yörede...
Doğruluk iyilik güzellik ırmakları kurudu
Temiz su kalmadı derede
Sevgi ve dostluk masal oldu
Talan ediliyor vicdan hazinemiz
Yalan kaynıyor tencerede!


GIFS HERMOSOS: flores y pupurri de cosas encontradas en la web

GIFS HERMOSOS: flores y pupurri de cosas encontradas en la web: /

9 Şubat 2017 Perşembe

SEVGİLİnin GÜNÜ VAR MIDIR?


Sevgililerin günü yoktur; gecesi vardır. Gündüzün çiğ ışığında çekinmeden dolaşamaz aşk ortalıkta uzun uzadıya, duramaz gözlerde, gönüllerde, konamaz arısı, kelebeği dudaklara, yatamaz çiçeklerin koynunda sereserpe. Çünkü sığlık vardır gündüzün aydınlığında. İnsan sevgilisiyle baş başa kalamaz tam anlamıyla, kendisini ona veremez bütünüyle. Sevgilisiyle bütünleşemez. Başkalarının gözü, kulağı, ilgisi, sevgisi, nefreti girer araya. İnsan, hayvan sesleri, gürültüler, türlü çeşitli görüntüler, hava kirliliği, yerli yersiz konuşmalar su katar pişmiş aşa, diken olup batar, ilişkiyi sakatlar. Duygular iyice ortaya serilemez, gönül kapısından tümüyle girilemez. Gönül alışverişi edilemez.
Gece el ayak çekilir. Ayla, yıldızlarla desteklenen bakışlar değişir, sevenler sevilenler daha çok romantikleşir. Loş ışıkta daha güzel görünür sevgili. Birlikte dinlenen şarkılar, söylenen şiirler daha çok etkiler âşıkları. Eller, gözler kenetlenir, vücutlar birbirine kilitlenir; ilişki kem gözlerden saklanır, gönül gönüle odaklanır, duygular allanır pullanır, atılan tohumlar yeşerir, filizlenir, dallanıp budaklanır, ırmaklar coşar, denizler dalgalanır...
Şairin dediği gibi; “Her yer karanlık” olsa bile “pür nur” dur o mevki. Vücut vadisinde tüm engelleri aşar gönülden taşan sevgi, gözüne görünmez bu yolun taşı dikeni...
İşte bunun içindir ki, sevgililerin günü yoktur; olsa bile sanaldır, yüce değil banaldir, sahtedir, yalandır. Sevgililerin gece olur düğünü, ancak o zaman çözülür aşkın bilmecesi, düğümü. Bu düğümü, bilmeceyi çözene, o güzellik ülkesinde gezene, ayrık otlarını söküp karanfil, gül dikene ne mutlu!

***Erhan Tığlı***

2 Şubat 2017 Perşembe

Evet mi Hayır mı?

Sevgi ve dostluğun
gökkuşağı gibidir
güzellikle arası
gönlü çiçekli olanın
eylemidir bal arısı

21 Ocak 2017 Cumartesi

Decent Image Scraps: Anushka

Decent Image Scraps: Anushka: html code <center><a href="http://decentscraps.blogspot.com" target="_blank"><img src="http:/...

18 Ocak 2017 Çarşamba

15 Ocak 2017 Pazar

izleyin

https://plus.google.com/+Sudakiİzler/posts/XrTCDpBrhVo

14 Ocak 2017 Cumartesi

KÖYLÜYLE DOKTOR

Bir köyde ateşli bir hasta vardır, kasabaya doktora getirir hastayı köylüler. Koca devletin koca doktoruna. Doktor hastaya fitil verir ve köye döndükleri gibi hastaya fitili anüsten vermelerini söyler köylülere.
Köylüler tabi ‘ Tamam doktor bey’ deyip köye giderler. Köydeki herkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektir bilemez. Bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya. Hastanın durumu da gitgide kötüleşmektedir.
Bunun üzerine köylü, doktora, koca devletin koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse buna yanaşmaz. Ne cüret değil mi doktoru arayacak bir köylü.
Neyse durumun vahameti üzerine muhtar aramayı kabul eder. Bütün köylü toplanır santrale, muhtar arar, ‘Biz ne yapacağımızı bilemedik doktor bey’ falan der. Karşıdan doktor bir şeyler söyler. Muhtar döner arkasına: ‘Makattan verin dedi doktor’ der. Yine tüm köye sorarlar, komşu köylere birilerini yollayıp sordururlar falan ama makat ne bilen yoktur yine.
Hasta ise gitti gidecek, ateşler içinde kıvranıyor bayağı. İhtiyar meclisi toplanır. Son çare, doktorun bir kez daha aranmasına karar verilir. Yine kimse aramak istemez doktoru. Nihayetinde yine biri kandırılır, telefonun başına geçer, ama bir yandan söylenmektedir: ‘Çok kızacak doktor,çok! ‘ diye.
Sonunda telefonu açar, durumu anlatır, doktor bir şeyler söyler yine. Telefondaki köylü, yüzü allak bullak, arkasını döner:
‘Ben çok kızacak demiştim size; g*tüne sokun, dedi!" diye konuşur.

13 Ocak 2017 Cuma

POT KIRAN FIKRALAR

POT KIRAN FIKRALAR

            Pot kırmak düşüncesizce bir söz söyleyip kalp kırmak, istemeden karşımızdaki kişiyi üzmek, kızdırmaktır. Bu işi(!) kimi zaman şu fıkrada olduğu gibi iltifat edeyim derken yaparız. Genç görünme sevdalısı bir kadın bir delikanlıya yaptığı oyaları, elişlerini gösteriyordu. Bir ara çekmeceden başka bir elişi çıkardı, övünerek, “Bak, bunlar çok değerlidir. Antika sayılır. En az kırk yıllıktır” diye konuştu.
            Delikanlı elişlerine hayranlıkla baktı, “Çok güzel” dedi. “Bunları da mı siz yaptınız?”
            Çam devirmek pot kırmanın daha kötüsüdür. Pot kıran kırdığı potu tamir edebilir ama çam deviren bunu pek başaramaz, zeka işidir bu tamir, hazırcevap olmayı gerektirir.
            Ünlü bir yazarın yanına hiç sevmediği biri gelmiş, kendisini yemeğe davet ediyordu. O kadar ısrar etti ki yazar peki demek zorunda kaldı. O kişinin gittiğini sanıp uşağına, “Bir bahane uydur da gelemeyeceğimi söyle şu zevzeğe” dedi ama adamın dışarı çıkmadığını görünce lafı değiştirdi, “Çünkü yemeği bu beyle yiyeceğim” dedi.
            Çariçe Katerina pencereden dışarı bakarken orada geçen bir muhafız kendisine bir çimdik atmış. Çariçe hışımla geri dönmüş, “Ne yapıyorsun sersem!” diye bağırmış.
            Muhafız, “Kusura bakmayın efendim. Sizi hizmetçilerden biri sandım” demiş.
            Çariçe öfkeyle, “Şimdi ne yapayım ben sana? Cezalardan ceza beğen bakalım” deyince muhafız boynunu bükmüş, “Bilmiyorum ama vereceğiniz ceza kalçanız kadar sertse yandım” diye önüne bakmış. Bu yanıt çariçenin hoşuna gitmiş, onu komutan yapmış.
            Buna benzer şöyle bir fıkra daha vardır:
            Padişah İncili Çavuş’a “Öyle bir kabahat işle ki, özrün kabahatinden büyük olsun” diye emretmiş. Çavuş uzun bir süre ne yapacağını düşünmüş ama aklına bir şey gelmemiş.
Bir süre sonra padişah pencereden dışarı bakarken kendisine bir çimdik atmış. Padişah hiddetle, “Ne yapıyorsun, eceline mi susadın, bu ne cüret?” diye bağırmış.
            İncili hemen cevabı yapıştırmış, “Kusura bakmayın, özür dilerim hükümdarım, sizi valide sultan sandım.”
            Kimi potlar da hiçbir art niyet olmadan, içtenlikle ve sevgiden ileri gelen potlardır.
            Ev sahibi eve gelen konuklara en güzel yiyeceklerden çıkarmış. Konuklar yerken ev ahalisi de onlara bakıyormuş. Konuklardan biri dayanamamış, “Siz de yesenize. Niye yemiyorsunuz?” diye sormuş. Ev sahibi gülerek, “Biz her zaman yiyoruz” demiş.
            Şu şarkı ve türkülerde de sevgiliye iltifat edilip güzelliği övülürken aşktan, sevgiden doğan bir çeşit pot kırılmıyor mu?
            “Uzat dudaklarını öpeyim/koynunda sabahlayıp öleyim”
            Buradaki aşık sevgilinin koynunda zevkten ölecektir ama geride kalan sevgili buna hiç üzülmeyecek midir?  Bu, sevgiliye yapılan bir kötülük değil midir?
            “Çarşamba yollarında/kelepçe kollarımda/ Allah canımı alsın/o yarin kollarında”
            Allaha edilen bu duada bir bencillik, bir düşüncesizlik yok mu?
            Ya şu türküdeki sevgili katil etme dileği de nedir?
            “Bahriyeli güzelsin/niçin beni üzersin/öldürürsen sen öldür/sevabıma girersin.”
            Siz olsanız eksik olsun böyle kan dökerek kazanılacak sevap demez misiniz?

            Potsuz günler dileğiyle…

7 Ocak 2017 Cumartesi

GÜLÜŞÜ ŞİİRLİM

GÜLÜŞÜ ŞİİRLİM 
Sımsıcak el eden bal gülüş 
Kıvılcımlandırdı benliğimi 
Dağlardaki çoban ateşlerine döndüm 
Işıl ışıl bir özlemle 
Çiçeklere büründüm. 
Güller yağdıran bir el 
Nakış nakış işledi içime sevgiyi 
Giydirdi mutluluk adlı gökkuşağı giysiyi
Sevincim duramadı yerinde
Kuşlara parmak ısırtan bir uçuşla
Ulaştı gökyüzünün en yüksek katına
Dağlar, denizler selam durdu sevdama
Taht kurdum yaşamanın doruğuna
Aktım özveri pınarına
Gülüşünün verdiği aşkla coştum
Mest oldum güzelliğinin şarabıyla
Türküleştirdi benliğimi
Gözlerinin şiiri
Erhan Tığlı
********** 

1 Ocak 2017 Pazar

AŞK YOLU...

Aşk yol değil yolculuktur
doğruya iyiye güzele
Sevmeyen sevilmeyen kişi
insan değil korkuluktur
bekleme ondan insaf merhamet
boş yere...