14 Mart 2013 Perşembe

DOĞUM GÜNÜM KUTLU OLSUN

DOĞUM GÜNÜ “Yüksel ki yerin bu yer değildir/ Dünyaya geliş hüner değildir” demiş şair. Yerine sayan ya da geri giden kişi yaşıyor sayılmaz ki; isterse el bebek gül bebek doğsun büyüsün. Görkemli doğum günleri yapsın, doğumunu saatlerce kutlasın. Hüner dünyaya gelmek değil, varlığıyla başkalarına neşe, mutluluk vermek, doğruya, iyiye, güzele yönelmek, ileriye hep ileriye gitmektir. Doğumla doğmakla ilgili söz ve deyimler, şarkılar, türküler pek çoktur. Aklıma gelenlerden birkaçını aktarayım. “Benim doğum günüm bana geldiğin gündür O gün benim için bayram, düğündür.” *** “Silifke’nin yoğurdu Ah seni kimler doğurdu Seni doğuran ana Bal ile mi yoğurdu?” “Bahçeye ektim soğan Bitmedi yedi doğan Çok mu güzel oluyor Senin annenden doğan?” *** Falcılar, “Sevineceksin, mutlu olacaksın” anlamında, “Gönlüne ay doğacak” ya da “Hanenize ay doğacak” derler. Canı yanan âşık da diyor ki: “Ay doğdu, batmadı mı Cana can katmadı mı, Seni yaradan Allah Beni yaratmadı mı?” *** Doğanlar çile çekmeye hazır olmalıdırlar. Kıskançlıklar, ihanetler, arkadan vurmalar, ayağımızın altına karpuz kabuğu koymalar bizi canımızdan bezdirir, dert deryasında gezdirir, doğduğumuza pişman ettirir, “Bilmem ki ben dünyaya niye geldim?” dedirtir. Bu acıyı “Serüven” adlı şiirimde şöyle dile getirmiştim: “Doğar ağlarım: Susturamazsınız Yaşarken ağlatırsınız: Güldürmezsiniz Sevginiz saygınız lafta kalır Kör bencilliğinizi kaldıramazsınız. Ölürsem ağlamayın: Kandıramazsınız!” Kimi insanların çirkefliklerine, kimi güzellerin nurlu yüzlerine bakıyorum da: “Gökte yıldız yüz altmış Mevlâ’m neler yaratmış Veli beyi çamurdan, Yâri nurdan yaratmış” diyorum kendi kendime. Ayın doğması güzeldir, romantiktir ama doğaya hayat veren, ağaçları yeşerten, çiçekleri açtıran, meyveleri olgunlaştıran güneşin doğması, yeri göğü pırıl pırıl yapmasıdır. Gün boyu içimizi ışıtır, ısıtır, varlıkları adeta yeniden doğurur, besler, büyütür, doyurur o yüce güç kaynağı. Bulutlu havalarda onun değerini daha çok anlarız. Bulutların gitmek bilmediği bir günde canım sıkılmış, “Doğ güneşim doğ artık” demiş ve duygularımı şöyle dile getirmiştim şiir biçiminde: “Doğ güneşim doğ Cıvıldasın içimizdeki Umut adlı kuş Düzleşsin mutluluğa giden yokuş Erisin ayrılığı çoğaltan Canavar kar Çöksün aramızdaki buzdan duvarlar Kavuşsun kucaklaşsın dostlar. *** Doğ güneşim doğ Doğ da kötülüğü, çirkinliği kov Sisi, karanlığı boğ! Yaprakların yeşili uyansın Doğa güzelliğe kansın. *** Doğ güneşim doğ Özlemler çiçek açsın Sevinçler kanatlansın Yaşamak şaha kalksın!” *** Güneş bize gerçekleri gösterir. Tabii görmesini bilene! Görelim gerçekleri de ona göre yaşayalım, önlem alalım. Gözü kapalı dolaşmayalım. “Duymak, konuşmak da iyidir ama Görmektir insanın güneşi. Görmek sadece bakmak değildir Korumaktır yeşili, maviyi Yaşatmaktır doğruyu, iyiyi, güzeli. Gözle görmekle yetinmemeli Baktığı şeyin özüne inmeli. Gönül gözüyle göremiyorsa Yaşıyorum sanmasın kişi.” *** Gülmek bizi yaşatır, canımıza can katar. O da ayrı bir güneştir: “Gülmek ruhun güneşi Yoktur bu güneşin eşi Erdem, özveri ışığı Aydınlatmalı içimizi. Yitirmemeli umudu, özlemi İnsanlık aşığı ol her zaman Dikkat sönmesin aman Yıllarca yanıp duran Sevgi, dostluk ateşi.” *** Gülün gül olun, kalplere dolun. Doğum gününüz size ve dostlarınıza doyum günü olsun. Çabanızla, çalışmanızla güzel günler doğsun. Erhan Tığlı erhantigli@mynet.com

Hiç yorum yok: