YAZMAK NEYE YARAR?
Okuryazar
geçiniriz ama çoğumuz okumaz, yazmaz, sadece seyreder, bakar. Eskiden eş dost
birbirine mektup yazar, bayramını, evliliğini, doğum gününü kutlardı. Cep
telefonu yaygınlaşalı bu külfet ortadan kalktı. Yazarsak mesaj yazıyoruz mektup
yerine. Buna da üşenip hazır mesajları kullananlar var! Atalarımız, “Al eline
kalemi, yaz başına geleni” demişler oysa biz dilekçe bile yazmaz, başımıza iş
getirenlere “Allah cezaları versin!” diye beddua etmekle, küfredip
homurdanmakla yetiniriz. Ağaçlar kalem olsa, denizler mürekkep, yazılmaz benim
derdim, deriz ah of çekerek. Bakkala, marketçiye “Yaz tahtaya, al haftaya”
diyoruz ya da Barış Manço’nun, “Yaz defteri kitabı/Sarı çizmeli Mehmet ağa/Bir
gün öder hesabı” diye şarkı söyleyiveriyoruz alacaklılarımıza. Lefter, futbolu
bıraktığı için, “Ver Leftere, yaz deftere” esprimiz de unutuldu...
Başımıza
gelenler alın yazımız sayılıyor, kader kara yazdı, diye dert yanılıyor...
Bu karamsar
sözleri silelim de sizleri yazmakla ilgili fıkralarla baş başa bırakalım.
KUDURAN
ADAM
Adamın
birisini köpek ısırmış. Zamanında aşı yaptırmadığı için ölecekmiş. Ölüm
döşeğine düşünce dostlarından kalem, kâğıt istemiş. “Vasiyetini mi yazacaksın?”
diye sormuşlar. “Hayır” diye başını sallamış, “Isıracağım kişilerin adlarını
yazacağım.”
AHMAKLAR
DEFTERİ
Şair
Haşmet, yanında “Ahmaklar Defteri” adını verdiği bir defter taşır ve oraya
ahmaklık yapanların adlarını yazarmış. Koca Ragıp Paşa merak etmiş, “Bu
defterde benim de adım var mı?” diye sormuş. “Evet, paşam, var” demiş Haşmet.
Paşa şaşırmış, “Peki neden?” demiş. Şair, “Dün, pek güvenilmeyen birine borç
verdiniz de ondan” diye cevap vermiş.
“Ya adam
borcunu öderse ne yapacaksın?”
“O zaman
sizin adınızı siler, onunkini yazarım.”
YAZMAK NE
ZAMAN İŞE YARAR?
Yazanlar,
hele gazete ve dergilerde gerçekleri yazanlar beladan kurtulamazlar. Ya hapse
düşer ya da ağır para cezalarına çarptırılırlar. Çıkarı bozulanlar tarafından
dövülür, sövülür, hatta öldürülürler. Bu konuda şöyle bir taşlama yazmıştım:
Kara kara
kazanlar
Ah şu
oyunbozanlar
Kimvurduya
giderler
Gerçekleri
yazanlar...
Yazmanın
işe yaradığı yerler ve zamanlar da vardır. Nasıl mı? Bakın anlatıvereyim.
Geçenlerde
bir lokantaya gittim. Ismarladığım yemeğin gelmesini beklerken ilham geldi.
Cebimden not defterimi, kalemimi çıkarıp bir şeyler yazdım. Garson koşarak
geldi:
“Beyefendi,
bir kusurumuzu mu gördünüz?” diye sordu.
“Hayır,
aklıma bir şey geldi de onu yazdım” dedim ama garson inanmadı, lokantanın
sahibine bir şey söyledi. Adam yanıma geldi, özür diledi ve öyle çok itibar
etti ki beni böyle yerleri teftiş eden biri sandığını anladım. Bozuntuya
vermedim. İkram edilen güzel yemekleri yedim. Benden para almadıkları gibi her
gidişimde başköşeye oturttular...
Gördünüz ya
yerinde ve zamanında yazılan yazı ne kadar işe yarıyor!
ERHAN TIĞLI
************
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder