GÜLELİM GÜLÜŞELİM
Gülelim gülüşelim, neşeyi zevki paylaşalım, mutlulukta buluşalım.
18 Ekim 2025 Cumartesi
16 Ekim 2025 Perşembe
Damat nereli
DAMAT NERELİ
Orta yaşlı iki Darendeli kadın yolda karşılaşmışlar, biri ötekine bizim kız nışanlandı demiş.Diğeri hayırlı olsun demiş.Damat nereliymiş ? Vallahi feysbuktanmış ama tam olarak neresi olduğunu bilmiyorum.
15 Ekim 2025 Çarşamba
Güldüren düşündüren anekdotlar
Bir Tibetli der ki:
" Uzun yaşamak istiyorsanız, iki kat yürüyün, üç kat gülün ve sınırsız sevin."
Zeki insanların aynı zamanda nüktedan bir yapıları vardır. Onların düşünce sporları esnasında bir de kıvrak zekâlarına hayran kalırız. En kritik anlarda verdikleri hazır cevaplarıyla neşeleniriz.
Bizi şaşırtan, bu nüktedan kişilikler genelde siyasi arenalarda, sahnede, söz sanatında da oldukça pratik ve rahattırlar.
Birkaç örnek vermek gerekirse, Atatürk, Necip Fazıl, Neyzen, Madam Newton, Benjamin Franklin, Abraham Lincoln, Hayyam, vs tarihi değerleri gösterebiliriz.
Biraz onların anekdotlarıyla bizim de neşeyle ıslansın gönlümüz.
Birgün;
Atatürk, İngiltere Kralı 8. Edward ile yemekteymiş. Yemek ve servisten memnun kalan kral teşekkür eder.
Masalarına servis eden garson önderimiz ve İngiliz konuğunun karşısında heyecanlanır. Servis esnasında tabağı yere düşürür. Kırılan tabaktan yemekler yere dökülür.
Utanan, özür dileyen garsonu farkeder etmez ulu önderimiz İngiliz Kralı ve misafirlerine eğilir. Masadaki konukların duyabileceği bir sesle şöyle der:
"Ben bu millete savaşmayı öğrettim, ama bir türlü uşaklığı öğretemedim."
...
Necip Fazıl, da hazır yanıtlı şairlerimizdendir. Onun kıvrak zekası günümüzde halen konuşulur.
Çok sigara içermiş. Birgün öğrencisi yanına gelmiş:
" Hocam dün gece bir rüya gördüm. Bütün bitkiler Allah'a secde ediyordu. Bir tek tütün etmiyordu."
Necip Fazıl;
" O halde getirin o kafiri yakalım!"
...
Madam Newton verdiği seminer sonrasında salondaki konuklarım sorularına cevap vermektedir. Sorular bitmiş ve tam kürsüyü terkedecekken protokoldeki bir gazeteci parmak kaldırıp söz alır:
" Biliyor musunuz?" Der.
Newton merakla;
" Neyi?"
" Çok çirkin olduğunuzu!.." der gazeteci.
Salondaki tüm konuklar pür dikkat kesilirler. Bakalım ünlü bilim kadını ne diyecektir?
Madam Newton bakışlarını kaçırmaz:
" Sizde sarhoş olduğunuzu biliyor muydunuz?"
Gazeteci gülmüş:
" Ama benim sarhoşluğun yarın geçecek!.."
...
İngiliz Başbakanı Churchill basına demeç vermektedir.. Bir gazeteci, kurnaz, aklı sıra başkanı utandırmaktır. Ve şu soruyu soruyor:
" Efendim sizin için eşcinsel, diyorlar. Bu konu hakkında ne diyorsunuz?"
Churchill ayağa kalkıp eliyle önce kıçına vurur, arkadan başını işaret eder.
"Ben bu ülkeyi kıçımla değil, beynimle yönetiyorum." Der.
...
Ünlü orkestra şefi ve bestekarı konser sonrası müthiş yorgundur. Kuliste onu küçük bir çocuk beklemektedir. Elinde ünlü bestekarın fotoğrafı vardır. Uzatır imzalaması için. Ama yorgun olduğunu ve resmin üzerine çocuğun yazmasını istemiş.
Çocuk:
" Efendim bende çok yorgunum. yazamam! Der.
Ünlü şef hayretle sorar:
" Hadi ben saatlerce sahnede ayakta kalıp, koca bir orkestrayı idare ettim. Peki sen ne yaptım çocuk? " der.
Ve çocukla dalga geçer gibi kahkaha atar. Çocuk fotoğrafı uzatıp ısrar eder. Amacı ünlü bestekarın kendi eliyle yazdığı bir fotoğrafa sahip olmaktır:
" Bende saatlerce sizi alkışladım. Ellerim yoruldu Efendim!"
Tabi ünlü besteci gülümser, hoşuna gitmiştir çocuğun yanıtı. İmzalar.
...
Abraham Lincoln, oldukça çirkindir ve kendisi de zaten bunun farkındadır.
Birgün mecliste kürsüde konuşurken muhaliflerinden Douglas, oturduğu yerden Lincoln için;
“Sayın milletvekilleri, A. Lincoln’ın her dediğine sakın inanmayın! O, ikiyüzlüdür…” diye laf dokundurur.
A. Lincoln, gayet sakin bir şekilde karşılık verir;
“Hanımefendiler ve beyefendiler! İkiyüzlü olmam konusunda sizlerin değerli kanaatlerine müracaat etmek istiyorum.
Soruyorum size, eğer benim iki tane yüzüm olsaydı, öbürü dururken hiç bu yüzümü kullanır mıydım?”
...
Mizah bir nevi klima gibidir, yeri geldiğinde ortamı serinletir, çoğu zaman havayı ısıtır, sık sık da gergin atmosferi yumuşatır.
...
Bir de hiciv ustası Neyzen'in hoş birkaç anısını aktarayım size:
Dr. Fahrettin Kerim Gökay, içkinin zararları hakkında bir konferans veriyormuş.
" Rakının her kadehi hayatımızı birkaç saat kısaltır," Der.
Bu sözleri ön sıralarda duyan Neyzen, birden ayağa fırlar:
" Eyvah yandık!" Der.
" Ne oldu?"
" Hesap ettim, meğer ben öleli tam 40 yıl olmuş."
Tabi bu konuşma üzerine salondakiler gülme krizi geçirir.
...
Dönemin maliye bakanı hakkındaki yolsuzlukları hakkında dedikodular almış başı gidiyordur.
Yine Neyzen'e bir gün sormuşlar:
" Çalarken mi, neşelenirsin, yoksa neşeli olduğun zaman mi çalarsın?"
Neyzen;
" Maliye vekili değilim ki, çalarken zevk alayım!"
...
Neyzen'in dini bütün bir arkadaşı sorar:
" Beni tanırsın. Cennetin anahtarı sende olsaydı, beni oraya almaz mıydın?
Neyzen onu süzer ve gülümser;
"Bende cennetin değil, cehennemin anahtarı olsaydı, senin için daha hayırlı olurdu. Belki seni oradan çıkarırdım.!"
...
Gelin sizinle 1000 sene öncesinde İran'da yaşamış, rubaileriyle sisteme ve din otoritelerine kafa tutmuş, Ömer Hayyam'ın yaşadığı döneme gidelim.
Hayyam'a sık sık şarap içtiği için "Yaş Sapık" diye lakap takan Kara Sakallı Molla Hasan'ın dalkavukları Hayyam'a durumu iletirler:
Hayyam dalkavuklara güler:
" Söyleyin o kuru softaya! Cehennemde yaş sapık mı daha kolay yanar, yoksa kuru softa mı?"
...
Günümüzde hazır yanıtlarıyla tanıdığımız bir güldürü sanatçımız da Cem Yılmaz'dır. Sanatçımızın nükteli yanıtları akıllara yer etmiştir. Bir gün
Cem Yılmaz sahnede ki gösterisini salonu tıka basa doldurmuş halk tarafından kahkahalarla izlenmektedir.
Sanatçı kendinden emin ön sıralardan izleyen yaşlı adama sorar:
" Nasıldım, bey amca?"
Yaşlı adam kendince akıl verir:
" İyi güzel de bir de o kulağındaki küpeleri çıkartsan. Çok iyi olur. Ne öyle kadınlar gibi!.."
Güldürü ustası bozuntuya vermez, anında yaşlı adamı yanıtlar:
" Haklısın bey amca. Ama bana öyle bir söz söyle ki, bunları çıkartıp, senin sözlerini kulağıma küpe olarak takayım."
...
Nükteli sözler farklı görüşleri çatışmaya girmeden, kırmadan incitmeden anlatma imkanı verir.
Yanlış anlamaları silip yüzümüzdeki hüzünleri, hemen siler, gülümsetir.
Yüzünüzden gülüşler eksik olmasın.
Sevgiyle...
VATAN-TAŞLAR
VATANDAŞ
Tarhana bulgurdur baş yemeği
rüyasında bile yiyemez
bifteği ve de baklava böreği
hakkını aramaya kalksa
her zaman meşgul çıkar!
biraz dirense yer köteği
gittiği her yerde
taşları bağlamış ama
salıvermişlerdir köpeği
İŞGALİYE VERGİSİ
İŞGALİYE VERGİSİ...
“Sorma soruşturma, gündem oluşturma merkezinden geliyoruz. Size birkaç soru soracağız. Boş vaktiniz var mı?”
“Pek boş vaktim yok ama sorun bakalım.”
“Aşk hakkında ne düşünüyorsunuz?”
“Şarkıda belirtildiği gibi, aşk eski bir yalan, Âdemle Havva’dan kalan.”
“Hiç âşık oldunuz mu?”
“Çok şükür olmadım.”
“Niye şükrediyorsunuz?”
“Cinayetler aşk yüzünden işlenir çoğu kez. Gençler anne babalarıyla aşk yüzünden bozuşur, aşk yüzünden intihar ederler. Aşk yuvaları bozar, karı kocayı birbirine düşman eder. Aşk evliliklerinin çoğu ayrılmayla sona erer. Geçenlerde bir iş adamı bir kadına tutuldu, gece gündüz onu düşünmekten işini ihmal etti ve iflas bayrağını çekti...”
“Kitap okuyor musunuz?”
“Böyle bir kötü alışkanlığım yoktur. Okuyup da ne olacak ki? Okuyanları görüyoruz işte! Çoğu işsiz ya da hapiste çile dolduruyor. Okumanın sürünmektir sonu.”
“Müzik, resim gibi güzel sanatlarla ilgilendiniz mi?”
“Sanat karın doyurmaz. Benim böyle boş şeylerle ilgilenecek boş vaktim yoktur.”
“Hiç ağaç dikip çiçek yetiştirdiniz mi?”
“Parayı verdikten sonra istediğin ağacı, çiçeği satın alabilirsin. Böyle şeyler yapacak işi olmayanlar, emekliler, köylüler içindir. Ben köyden kente göçtüm, işim gücüm var.”
“Doğayı kirletenlere engel oluyor musunuz?”
“Başımı belaya mı sokayım canım.”
“Toplumsal ve politik olaylar hakkında ne düşünüyorsunuz?
“Beni düşünce suçu işlemeye mi teşvik ediyorsunuz?”
“Böyle bir amacımız yok. Sadece fikrinizi öğrenmek istemiştik.”
“Külahıma anlat onu sen! Ne demişler: düşünen kafalara tehlikeli fikirler üşüşür, büyüklerimiz her şeyi bizden daha iyi düşünür. İşte o kadar!”
“Gezi...”
“Gezi olayları konusunda yorum isteme benden, buz gibi soğurum senden!”
“Ben sadece gezip dolaşmayı sever misiniz, nereleri gezdiniz diye soracaktım”
“Sana ne bundan?”
“Candan bir arkadaşınız, dostunuz var mı?”
“Eskiden mahalle, okul, askerlik arkadaşlarım vardı. Şimdi hiçbiriyle görüşmüyorum. Zaten bu dünyada dostluk, arkadaşlık kalmadı artık. Herkes çıkar peşinde, para pul derdinde.”
“Sorularınız bitti mi, sonuç ne?”
“Sorular bitti. Bu sonuca göre işgaliye vergisi ödeyeceksiniz.”
“Niyeymiş o?”
“Niye olacak, bu dünyayı boşuna işgal ettiğiniz için!”.Yazan
Kaydol:
Yorumlar (Atom)